Ha bugün ha yarın derken her seferinde takip ettiğim blogları dahi ancak okuyabilmek ve sonunda bilgisayarı kapatıp uyumak... Yoğunluk ve yorgunluk ne menem ikili. Üstelik kelime olarak da tınıları pek bir aynı, ilginç ve ürpertici. Saçlarımı kısacık kestirdim. Bu sefer hakikaten kısa oldu. Ense falan hep efil efil. Geçen gün düşündüm de 5-6 yaşlarındaki halime benzemişim bu saçla. O zaman da böyleydi. Minik bir kakülüm vardı bir de. Şimdi daha bir yetişkin saçı da olsa, bir anda o halimi gördüm ve sevindim. Kısa saçların da yadsınamaz etkisi ile ben iyiden iyiye yaz havasına girdim. Henüz deniz, kum olmasa da yakıcı bir güneş belirmeye başladı ve bu da yetiyor. O cağnım yaz meyvelerine dayanamıyorum ben de. Bu aralar sabah kahvaltım bile şenlikli kocaman bir meyve tabağı. Üzerinde de bolca hindistan cevizi serpiyorum. Sıkılmışım klasik omletli kahvaltılardan, bu bana acayip iyi geliyor. Fazla meyvenin zararlarını duymak dahi istemiyorum. O kadar çok özlemişim ki. O kirazı hele, ah o...
Merhaba, Ben Arzu. Ama siz bana ''ilham kedisi'' diyebilirsiniz. Başlamadan önce bi kahve demleyin, kendinizi evinizde gibi hissedin ve rahatınıza bakın. Konuşacak çok şey var :)