Sevgili blog, Seni çok sevdiğimi ama defterimin yerinin apayrı olduğunu biliyorsun değil mi? Biliyorsun, çünkü arada bir bu gerçeği başına kakıyorum. Eski bir alışkanlık deftere yazmak... Az evvel ilk yazıyı yazdığım tarihe baktım da 2013, Temmuz'a ait. Ki bu ilk defterim değildi, ilk yazım kim bilir nerede ve ne zamana ait. Başka defterler de bitirdim, evet. Ama 3 yıldır çok az da yazsam benimle bu kadar çok gezen, nereye gitsem çantanın veya valizin bir köşesinde yer alan başka bir defterim olmamıştı. Bu defterimin arasında, gittiğim yerlerden topladığım yapraklar, kokladığım çiçekler, biletler, bir broşür, Uganda'ya ait seçim kağıdı (valla var) ve hatta bir tane de milli piyango bileti var- amortisiz. Sanki blogda fotoğraflarla kaydedebildiğim anılara ait ruhları da defterime hapsediyorum gibi bir his aslında bunları yapmamın sebebi. O güne ait çiçeğin kokusu, rengi defterin yaprağında iz bırakıyor ve bu bana daha canlı bir şey gibi geliyor. Ama yine de defterime çok yazamı...
Merhaba, Ben Arzu. Ama siz bana ''ilham kedisi'' diyebilirsiniz. Başlamadan önce bi kahve demleyin, kendinizi evinizde gibi hissedin ve rahatınıza bakın. Konuşacak çok şey var :)