Ana içeriğe atla

Kısaca Temmuz

Hadi şu Ağustos sıkıştırmadan Temmuz'u yazalım.
Bu Temmuz benim için kötü bir olayın ardından başladı. Umutla başlamasını çok dilemiştim. Burada da yazdım biliyorsunuz yaşananları. Temmuz geldi ve ben günleri bir bir bitirmeye heveslendim. Çünkü içlerinde bir gün vardı ki ben en çok onun gelmesini istiyordum. Çünkü o gün gelirse ben kaçacaktım.
Geldi ve geldiği gibi sabah 5'te evime, Kuşadası'na kaçtım. Sonra... Sonra bütün kayıtlı alarmları sildim. Saatimi kolumdan çıkardım, zamana karşı yarışacak halim yoktu, yeterdi. Yerine renkli ve nazar boncuklu yazlık bilekliklerden taktım. Ve inanır mısın iznin son gecesine kadar hep taktım.
Sonra aile yanında güneşli günler başladı. Burada fazla kalmayacaktım. İznin 4 günü buradaydı sadece. Koşuşturmalı şeyler yapmadık, yattık yuvarlandık ve güneşlendik. Bunaltıcı sıcaklarda daha başkası yapılamazdı zaten.
sabahları denize gittiğimiz yolu böyle bir kuraklıkta hayal edin




kardeş elinden portakallı tarçınlı dev kurabiyeler 3 gün boyunca sahilde erzak işlevi gördü :)

Sonra... Bundan sonrası müthiş bir gezgin ruh ile geçti. Ver elini Budapeşte, ver elini Prag!
canım bulutlar, gezimizin başlangıcı
Her güzel şeyin bir sonu olduğu doğru. İzin de bitti ve kaldığım tempoda hiç hız kaybetmeden devam ederken buldum kendimi ve bir de baktım ki Temmuz bitti.
Kitap okumayalı aylar oluyor, itiraf edeyim. O yüzden Temmuz'da ''Farklı''yı okumaya başladım. Bir gün kitapçıda oturup incelediğim bir kitaptı. Sonraki gün bir baktım ki İki Balıkcığım paylaşmış kitabı. Aa dedim, öyleyse almalıyım. Ve okumaya başlamalıyım. Yetişkin kitabı okuyacak halim yok. Bu kitap Tudem Yayınları'nın 12 yaş üstü kitaplarından. Heyecanlı ve merak uyandırıcı bir konusu var. Bitirince ben de yazacağım.

Yetişkin filmleri izleyecek halim de yok. Film izleyeceğimde animasyon izliyorum. En son izlediklerim, ''Inside Out'' ve ''Zootopia''. Aşırı tavsiye ediyorum ikisini de!
Temmuz'dan önce başladığım ve neredeyse her gece bir bölümünü nefes nefese izlediğim ''How to get away with murder'' dizisini bu ay hiç izlemedim. Daha sakin bir gidişata ihtiyacım var bu sıralar. Şaşkınlıktan beynim patlamasın da, huzur içinde bitireyim bir bölümü gibi bir ihtiyaç halindeyim. O yüzden hala kahvaltı seanslarıma ''Family Guy'' eşlik ediyor.

Geceden beri aşırı yorgunum. Kendimi yatağa atabildiğimde saat gece yarısını çoktan geçmişti. Uyandığımda yorgunluğa bağlı feci bir sırt ağrısı vardı. Asla geçmeyecek gibi bir şeydi. Yastıksız yattım bir süre ve baktım ki geçmiş. Otel odasında uyuşuk bir şekilde yaptığım kahvaltıdan beri hala yataktayım. Dönüşe kadar kalkmayı planlamıyorum.
Ağustos'u son gününde yazacağım. Ama şimdilik kendisiyle ilgili bir kararım var ki, o da şu harcama işlerini bir düzene sokmak. Gereksiz tek bir harcama bile yapmamak. Almamak diyemiyorum henüz ama adını sonra koyarız. Gerçekleştirmek istediğim yeni bir hedefim var. Bunun için de para şart azizim. Kabul edelim o olmadan olmuyor. Bir kaç gündür, para biriktirme ile ilgili tavsiye yazıları okuyorum ama hala ihtiyacım olan ipuçlarını yakalayabilmiş değilim. Bu konuda ve her konuda tavsiyelerinizi dinlemeye açığım.
Öyle işte, şimdi biraz Ağustos'a odaklanıp kıymetini bilelim diyorum.

**Pek tabii ki bu yazı iki gün önce yazıldı ve taslaklarda kaldı.. Fotoğrafları ekleyememiştim o sebeple gecikti. Nihayet döndüm evime dün gece. Yatağa öyle bir yapıştım ki, resmen evde olmayı özlemişim. Gezdikçe evine düşkün bir insan haline geliyorum ilginç bir şekilde.
Şimdiki moddan ve yazıyı düzenlediğim yerden bir fotoğraf ile bitirelim, değişiklik olsun. :)


Sevgiler,
İlham Kedisi

Yorumlar

  1. Farklı'yı sevecek misin, merak ediyorumm hem de çok!
    Para biriktirmek konusu hmmm nasıl desem, sanırım biraz limit belirleme ile ilgili. Yani önce ihtiyaçlarını belirle. Sonra eski aylardaki kredi kartının bilgilerine bak bakalım hangi kaleme ne kadar harcamışsın? market mesela ya da kitap/sinema? diyelim maaşın 10 birim. zorunlu harcamaların 7 birim tutuyor, kalan 1i acil durumlara ise 1 ve 2sini biriktirebilirsin gibi sanki ehehehe, yazınca kolay gibi oldu ama değil. çünkü hayat pahalı azizim! :PP

    YanıtlaSil
  2. Bu ay maaş gününden itibaren harcadıklarımı günü gününe yazıyorum fişleri ayırıyorum muhasebeci usulu ile gözüme gözüme sokuyorum harcadıklarımı. Bu sayede hem harcarken bi düşündüğüm oluyo hem de harcamaları her gece kontrol edince zorunlu bir durum haline geliyo gibi :) bakalım ay sonunda kaç birimim olucak hihhih 😁🎈

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık... Para biriktirmek önemli.. :) Ağustos yazınızı da merakla bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ucunda gerçekleştirilmesi gereken bir hayal yoksa aslında para biriktirmek anlamsız geliyordu bana. O yüzden de biriktiremedim hiç. Ama şimdi işler değişti, bakalım :)
      Çok teşekkürler yorumunuz için :)
      Sevgiler.

      Sil
  4. Ya sondaki fotoğraf nedense bana çok motive edici geldi: bilgisayar,blog yazma-yazarı,kafenin kahverengiliği (en sevdiğim renklerden),bardağın tatlılığı falan ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen mekanı önereyim öyleyse, belki bir gün yolun düşer; Beyoğlu'ndaki ''Let's Make Coffee''. Bardakları benim de inanılmaz hoşuma gitti. Mekan tasarımı desen, ki zaten demişsin -kesinlikle en sevdiğim renklerden! :))

      Sil
  5. Ama ben ağustosa merak ettim şimdi böyle olmaz ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kaldı şunun şurasında bitmesine :)) Takip etmekten kendinizi alıkoymayınız efenim hehehe :)) Yeni yazılarda görüşürüz!

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meydan Okuyorum!

Ben geldiiim! Hem de öyle bir geldim ki, ellerim kollarım dolu bir şekilde! Evet, bir sürprizim var. Bu blogda daha önce yapılmamış yepyeni bir şey ile çıkageldim yine. 2017 hayatımda olduğu kadar blogumda da türlü türlü yeniliklere ev sahipliği yapıyor. Hazır lafı gelmişken şimdiye kadar çok sevdim kendisini, umuyorum aramız açılmaz diye de belirtiyor, yeni yılın kulağını ufacık bir çekiyorum. Her neyse, gelelim sürprizime... Hazır mıyız?  Ver trampetlerle gerilim müziğini hızlı hızlı;   ''  tıpıtıpıtıpı tııııııp''... Duyduk duymadık demeyin! Bu bir   CHALLENGE   , bir    SALANJ   bir   MEYDAN OKUMA  yazısıdır! İstenilen  herhangi bir şekilde adlandırmak ve hunharca katılmak serbesttir! Hodri meydan demeden önce konuyla ilgili bahsetmek istediğim şeyler var. Konumuz '' Apartman Sohbetleri ''. Ve konunun da, soruların da sahibi  İlker Gümüşoluk . YouTube'da videodan videoya zıpladığım bir gün, şans...

Sabahları 5'te uyanmak (Kargalara selam olsun)

 Ey uykucu ahali ve çok sevgili kargalar! Toplanın yamacıma, neden sabah 5’te kalkıyorum, nereden çıktı bu iş ve nereden geliyor  bu motivasyon onu anlatmaya başlıyorum.  Birden fazla motivasyon kaynağım var aslına bakarsanız. Yapmak istediklerim, yarım bıraktıklarım, sabahın sessizliği, gün doğumunun güzelliği, kendime zaman yaratma ihtiyacım falan filan diye başlıklarım uzar gider.  Ama yine de hepsi birlikte toplanıp gelse bile beni yataktan çıkarmaya yetmiyordu. Uyanmak için tek bir şartım vardı; “havanın aydınlanması” .  Sabahın karanlığı bana geceleri uyanıp işe gittiğim günleri hatırlattığı için işi bırakmamla birlikte (bilmeyenler için mini bilgi, hostestim) fark etmeden yeni bir alışkanlık geliştirmiş oldum. Hatta bu alışkanlığın kendime koyduğum bir kural olduğunu sonradan fark edecektim; ''  artık hava aydınlanmadan uyanmana gerek yok, artık karanlıkta kalkmak zorunda değilsin,artık gece uykunu bölmek zorunda değilsin... '' Bunu kendime ödül olar...

Osaka'ya Uçtum!

Turna kuşu bilinen en eski origami figürüdür. Aynı zamanda özel bir anlamı vardır. Bin tane turna kuşu yapan kişi bir dilek hakkına sahiptir. Japonlar güzel dilekleri için turna kuşu yapmayı sihirli bulurlar. Nereden mi biliyorum? Üniversite son sınıftayken keşfedip katıldığım bir origami atölyesinden. Bu atölyeden bana kalan turna kuşu figürü hiç unutmadığım, gözüm kapalı yaptığım bir şey oldu benim için. Origami kağıdı bulduğum zamanlarda şanslıydım. Ama çoğunlukla ya renkli bir kağıdı, ya bir gazeteyi, ya da eski bir kağıt parayı origamiye çevirdim. Hiç bir şey yapamadığım zamanlarda elime bir kağıt alıp katlamayı ve onu kuşa çevirmeyi sihirli buluyorum ben de. Turna kuşu sayım bin oldu mu bilmiyorum. Hala bir dilek hakkım oldu mu bilmiyorum. Büyük dileğim için en baştan oturup bin tane kağıt katlamaya başlasam iyi olur. Ama son zamanlarda evrene gönderdiğim mesajların bir şekilde iletildiğinin de farkındayım. Bundan çok önce, daha origami yapmaya bile başlamadan önce kendime -kend...