Ana içeriğe atla

Eflatun çiçekler ve son sabah

Gel bakalım blog, otur karşıma. Bak şimdi arkana, elinde altın koyun postu tutan Medea heykelini görüyor musun? Şu an seninle BK restorandayız. Tam kilisenin karşısında, katedral görünümlü bir binanın alt katındaki iki katlı ve raflar dolusu kitapları olan bir kitap kafe-restoran. Batum'da hep güzel iç ve dış mekana sahip yerlere oturdum. Mekan güzelse hesabın gelmesinden hep korkarız ya, bu şehirde öyle olmuyor. Fiyatlar gerçekten çok uygun. O yüzden bana kalırsa hiç sokak aralarında karnınızı doyurmaya çalışmayın. Güzel yerler keşfetmeye gönül rahatlığı ile devam edebilirsiniz burada. BK restoran da görmeniz gerekenler arasında yerini almalı.
Bu sabah yine kilisr manzaralı masalardan birinde aynı kahvaltıyı yaptım. 3 günde öyle güzel dağıttım ki eşyalarımı birşey unutmaktan korkuyordum. Kahvaltımı yaparken unutmamam gerekenler bir bir aklımdan geçiyor o yüzden. Bir de öğlen 12'de otelden çıkış yapmam lazım ama uçağım saat 8de. Bu saate kadar esyalarımı bırakmak için resepsiyonla konuşmalıyım. Bir de havalimanına dönüş için güvenilir, çok konuşmayan bir taksici bulabilirlerse bana daha da bir şey istemem. Bunları konuşmaya gidiyorum. Nana, otel çalışanları içinde en güleryüzlü ve en yardımsever olan. Beni kırmıyor, taksi konusunu da ona bırakıyorum hiç merak etme diyor. O sırada elinde güzel bir buket çiçekle bir kadın giriyor. Biz de konuşmamızı bitirmek üzereydik zaten, onlar Rusça bir şeyler konuşmaya başlayınca ben neyse görüşürüz diyerek tam arkamı dönüyorum ki elindeki çiçekleri bana uzatıyor kadın "Happy Birthday" diyerek. Nasıl yani derken kucağımda pembe, eflatun çiçekleri buluveriyorum. Sanıyorum ki otelin bana bir jesti. Ağzım bir karış açık teşekkür ederken demesinler mi size Türkiye'den geldi diye. O da nesi şimdi? Kartı açıyorum bir çırpıda ve dünyalar tatlısı 10 yıllık dostum Merviş'in adını görüyorum. Hayret üzerine hayret, gözlerim tam fal taşı. Ufak ufak bir burun sızlaması da takip ediyor bu anı tabii. Tüm bunlar 15 saniye içinde oluyor. Benim şaşkınlığım iki kadını da çok mutlu ediyor. Kendi kendilerine ufak bir alkış yapıyorlar sevinçten. Ben hala şaşkınım. Hala şu anda da! Ülkenin birinde bir sabah bana çiçek geliyor. Böylesine kalbi güzel mükemmel bir dostum olduğu için şükrediyorum, yine diyorum işte ne şanslıyım ben. Birbirimize ne güzel anılar katarak yaşlanıyoruz böyle.
Check-out yapıp saat 6'da eşyaları almak için döneceğimi söyleyip ayrılıyorum. Bugün için planım pazara uğrayıp Gürcülerin şu meşhur ıhlamur turşusunu denemek ve biraz peynir almaktı fakat havayı çok güzel bulunca vazgeçtim. Yine sahil boyu aynı yerleri son kez yürümeye karar verdim. Artık o kadar Batumlu olmuşum ki iki turiste yol konusunda yardımcı bile oldum :) 
Sonra iste bu restorana oturup denemediğim başka bir yemeği "Bazhe" yi denemek için siparişimi verdim. Tavuklu ve değişik sosu olan bu yemeği çorba kasesinde servis ediyorlar. Yine bir yemeği bitiremedimse de bunu gerçekten çok beğendiğimi söyleyebilirim. 
Şimdi gezi notlarıma bir göz atıp atladığım bir şey var mı diye bakıyorum. Dönüş için iki buçuk saatim var. Dolu dolu bir Batum tatiliydi benim için. Yola çıkarken niyetlendiğim her şeyi yaptım. İçimde hiç birşey kalmadı. Kafamı dinleme fırsatım oldu. Uzaklaşmak gerçekten çok iyi geldi. Bir de kendimi başka nereye gitsem acaba diye düşünürken yakaladım sık sık. Bir kere yalnız seyahate çıktım ve tadını aldım ya artık beni durdurabilene aşk olsun. Bundan sonra yapsam mı diye bir şey yok, aklıma düşeni yarın gerçekleştirmem gerek biliyorum. Sahip olduğum anılar, hayatımın en kıymetlileri. Öyleyse biriktirmeye devam!

Sevgiler, 
İlham Kedisi 



Eflatun çiçeklerim :)
                                   

Batum'un arka sokakları
                                     

Sahildeki yol boyu çizimlerden sadece biri
                          

                               

                                

Bazhe
                                  

Ali ve Nino heykelleri
                                   

Alfabe Kulesi
                               

BK restorant tam olarak bu yapının altındaydı :)

Yine BK restorandan görünen bir manzara
                                       

Piazza meydanındaki melek çeşmesi
                                         

                               

Yorumlar

  1. Batum'a gidesim geldi hem de tek! Çok güzel bir gezi olmuş belli *-*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnız gezmeye mükemmel bir başlangıç Batum! Kesinlikle ama kesinlikle yapmalısın Fatma :) 😊

      Sil
  2. En güzel günlerin ve tatillerin henüz yaşamadıkların olsun umarım daha fazla gez daha fazla eğlen ve daha fazla yaz ! ))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meydan Okuyorum!

Ben geldiiim! Hem de öyle bir geldim ki, ellerim kollarım dolu bir şekilde! Evet, bir sürprizim var. Bu blogda daha önce yapılmamış yepyeni bir şey ile çıkageldim yine. 2017 hayatımda olduğu kadar blogumda da türlü türlü yeniliklere ev sahipliği yapıyor. Hazır lafı gelmişken şimdiye kadar çok sevdim kendisini, umuyorum aramız açılmaz diye de belirtiyor, yeni yılın kulağını ufacık bir çekiyorum. Her neyse, gelelim sürprizime... Hazır mıyız?  Ver trampetlerle gerilim müziğini hızlı hızlı;   ''  tıpıtıpıtıpı tııııııp''... Duyduk duymadık demeyin! Bu bir   CHALLENGE   , bir    SALANJ   bir   MEYDAN OKUMA  yazısıdır! İstenilen  herhangi bir şekilde adlandırmak ve hunharca katılmak serbesttir! Hodri meydan demeden önce konuyla ilgili bahsetmek istediğim şeyler var. Konumuz '' Apartman Sohbetleri ''. Ve konunun da, soruların da sahibi  İlker Gümüşoluk . YouTube'da videodan videoya zıpladığım bir gün, şans...

Sabahları 5'te uyanmak (Kargalara selam olsun)

 Ey uykucu ahali ve çok sevgili kargalar! Toplanın yamacıma, neden sabah 5’te kalkıyorum, nereden çıktı bu iş ve nereden geliyor  bu motivasyon onu anlatmaya başlıyorum.  Birden fazla motivasyon kaynağım var aslına bakarsanız. Yapmak istediklerim, yarım bıraktıklarım, sabahın sessizliği, gün doğumunun güzelliği, kendime zaman yaratma ihtiyacım falan filan diye başlıklarım uzar gider.  Ama yine de hepsi birlikte toplanıp gelse bile beni yataktan çıkarmaya yetmiyordu. Uyanmak için tek bir şartım vardı; “havanın aydınlanması” .  Sabahın karanlığı bana geceleri uyanıp işe gittiğim günleri hatırlattığı için işi bırakmamla birlikte (bilmeyenler için mini bilgi, hostestim) fark etmeden yeni bir alışkanlık geliştirmiş oldum. Hatta bu alışkanlığın kendime koyduğum bir kural olduğunu sonradan fark edecektim; ''  artık hava aydınlanmadan uyanmana gerek yok, artık karanlıkta kalkmak zorunda değilsin,artık gece uykunu bölmek zorunda değilsin... '' Bunu kendime ödül olar...

Osaka'ya Uçtum!

Turna kuşu bilinen en eski origami figürüdür. Aynı zamanda özel bir anlamı vardır. Bin tane turna kuşu yapan kişi bir dilek hakkına sahiptir. Japonlar güzel dilekleri için turna kuşu yapmayı sihirli bulurlar. Nereden mi biliyorum? Üniversite son sınıftayken keşfedip katıldığım bir origami atölyesinden. Bu atölyeden bana kalan turna kuşu figürü hiç unutmadığım, gözüm kapalı yaptığım bir şey oldu benim için. Origami kağıdı bulduğum zamanlarda şanslıydım. Ama çoğunlukla ya renkli bir kağıdı, ya bir gazeteyi, ya da eski bir kağıt parayı origamiye çevirdim. Hiç bir şey yapamadığım zamanlarda elime bir kağıt alıp katlamayı ve onu kuşa çevirmeyi sihirli buluyorum ben de. Turna kuşu sayım bin oldu mu bilmiyorum. Hala bir dilek hakkım oldu mu bilmiyorum. Büyük dileğim için en baştan oturup bin tane kağıt katlamaya başlasam iyi olur. Ama son zamanlarda evrene gönderdiğim mesajların bir şekilde iletildiğinin de farkındayım. Bundan çok önce, daha origami yapmaya bile başlamadan önce kendime -kend...